Kara

Turkish Definition

Siyah, kara. Pek çok fazlalık belirten bir edat gibi de kullanılır

Karachay - Turkish Examples

Kara sılıt - çok yorgun

Kara palah - çok bela

Tum Kara - sim siyah

Kara kaşlı Kara közlü - kara kaşlı kara gözlü

Kara cer - kara toprak

Kara boz (don) - siyah boz

Kara burul (don) - demir kır

Kara kolan (don) - alaca siyah

Kara koŋur (don) - koyu kahve rengi, kestane rengi

Kara kuba (don) - kara doru

Kara şay - siyah çay

Kara küç - kara kuvvet

Kara iş - beden işi

Kara işçi - vasıfsız iççi

Kara kiymek - siyahlara bürünmek, yas elbisesi giymek

Kara tutmak - kin tutmak

Avuz Kara tutuv - konuşmayı kesme, konuşmama

Kara dıgalas - ağır mücadele, çaresiz uğraş

Kara cakmak - kara çalmak, iftira etmek

Kara kösev bolmak - simsiyah kesilmek, kömür haline gelmek, perişan olmak, korkunç derecede yorgun düşmek

Atnı sürüp Kara kösev etgendi - Atı koşturarak çatlatacak hale getirmiş

Kara kün kellik (kargış) - kara günler gelesice

Kara kağıt - ölüm haberi, ölüm kâğıdı

Kara kazavat etip küreşmek - Canını dişine takarak uğraşmak

Kara kayın - Siyah kayın

Tavuk Kara - Tavuk karası

Kara kanın kuymak - Siyah manını akıtmak

Kara kış - Kara kış

Kara nanık - Böğürtlen

Kara sağış - Derin düşünce, kara düşünce

Kara suv - Kaynak suyu (bu tür kaynak suyu yatağında kalır ve dışarı akmaz)

Kara sılıt etmek - Kan ter içinde bırakmak, bitkin hale getirmek

Kara tıŋılav - Koruşmadan başını eğip dinleme

Kara tıŋılavnu berip turadı - Kafasını eğip suçlu suçlu dinleyip duruyor

Kara halk - Kara budun

Kara çibin - Karasinek

Kara şinli - Esmer, karaşın

Kara işkildi - Yaban mersini

Kara emgek - Meşakkat, çile, cehennem azabı

Beti Kara bolluk - Yüzü kararasıca, kötü üne kalasıca

Ölüm Kara kaçmak - Ardına bakmadan kaçmak, can havliyle kaçmak

Kara küymek - Için için yanmak, yanıp tutuşmak

Tırnaknı Kara sı çaklı bir - Tırnağın ucu kadar bir

Kara iynekni boğun basmağan (d) - Kara ineğin tersini basmayan (hayatın sıkıntılarını tanımayan)

Kara suvnu boklama, tayar tavnu coklama (as.) - Su kaynağını bulandırma, kayacak dağı yoklama

Kara kıldı bolmak - Sırılsıklam olmak

Terlep kölegim Kara kıldı boldu - terleyerek gömleğim sırılsıklam oldu

Kara keçge kaldık - çok geç kaldık, çok geciktik

Kara ter - şıpı şıpır ter

Kara terim bardı - şıpır şıpır terim aktı

Kara palah - kara bela

Kara çavka - kara karga

Kara tanımağan - yazı bilmeyen, ümmî

Kara tanıv - okuma yazma bilme

Kara talav tiyerik - kötü hastalık bulaşıcasıca

English Definition

Black. It is also used as a preposition indicating many redundancies.