Akıtmak, boşaltmak,düşürmek, dökmek
tereklecapırakların ağızdıla - ağaçlaryapraklarını döktüler
cerge suvağızma - yere su dökme
maravçulaeki cavnu urub ağızdılar - nişancılariki düşmanı vurup yere serdiler
Budaynı colga ağızıp kelgendi - buğdayı yola döküp gelmiş
içineağızdı - içine akıttı
cuvurtnu suvunkisege salıb ağızdı - yoğurdunsuyunu keseye koyup akıtı
To pour out, to pour out, to drop, to spill