Almak

Turkish Definition

Almak, çıkarmak, zaptetmek

Karachay - Turkish Examples

Askerge Almak - askere almak

allın Almak - önünü almak

atnı avuzluğun Almak - atın gemini almak

bir canına Almak - bir tarafa almak

atnı cerin Almak - atıneğerini almak

örge Almak - yukarıalmak

kolğa Almak - ele almak

Koyunŋa Almak - koynuna almak

kan Almak - kan almak

ortağa Almak - ortayaalmak

hıysabha Almak - hesaba almak

Hesaba katmak -

dikkate almak -

Esge Almak - akla almak

kafayasokmak -

erinçekni er almaz - tembeli er almaz (erkek tembelkadınla evlenmez)

calğa Almak - ücretvererek almak

ücretle adamkiralamak -

önküç Almak - ödünç almak

Ħauħ Almak - kullanmak için almak

Kaymağın Almak - kaymağını almak

Bağa Almak - pahalıya almak

alim at Almak - alim ünvanını almak

ustalık Almak - ustalık icazeti almak

şaharnı Almak - şehri zaptetmek

soluv Almak - nefesalmak

solumak -

ayıb Almak - ayıplanmak

lekelenmek -

ülgü Almak - örnek almak

davlab Almak - hak iddiaederek almak

sıyırıb Almak - gerialmak

saylab Almak - seçip almak

satıb Almak - satın almak

sermeb Almak - kapıpalmak

sıdırıb Almak - kazıyıp almak

Alıb boşamak - alıp bitirmek

alıbbermek - alıp vermek

alıb salmak - alıp koymak

alıb çıkmak - alıpçıkmak

alıb cetmek - alıp yetişmek

Alıb koymak - alıvermek

asıv Almak - asığ almak

faydalanmak -

avrıvun Almak - hastalığını almak

açıvun Almak - acısını çıkartmak

hıncını almak -

Örlük Almak - üstünlük almak

muzafferolmak -

kef Almak - keyif almak

karıv Almak - güç almak

horlam Almak - başarıkazanmak

zafer kazanmak -

söz Almak - söz almak

alıb karamak - alıpbakmak

alsaŋ al -

almasaŋ alma - alırsan al

almazsan alma -

ondanbeşni alsaŋ -

beş kaladı - ondan beşiçıkarırsan

beş kalır -

ala-berebilmegen -

berse közüne cukukirmegen - almasını vermesinibilmeyen

verse de gözüne uykugirmeyen (a-s) -

alırın bilgen -

Beririn da bilir - almasını bilen

Vermesini de bilir (a-s) -

almaysokuranŋandan ese -

alıb sokuran - almadan pişman olmaktansa

Alarak pişman ol (a-s) -

cürüse cansala -

tohtasa can ala - hareketederse can verir

durursa can alır(bilmece/kan dolaşımı) -

-

English Definition

To take, to take out, to restrain